25 Haziran 2014 Çarşamba

"Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse ona pek çok hayır verilmiş demektir." (Bakara: 269)

Aşina Soyundan Bugün Yaşayanlar ve Gökoğuz Derneği

 En son yazılarımızda Gökoğuz Derneğinden bahsetmiştik. Şimdi ise derneğin en can alıcı noktasından bahsedeceğiz. Dernek günümüzde resmi olarak var olmasa da bugün fiili olarak ayakta kaldığını biliyoruz.
 Şuan icra kurulu başkanlığında ve yönetici kadrolarında bulunan kişiler Göktürk Devletinin kurucu soyu Aşina soyundan gelmekte. Herbirinin soyadları farklı da olsa bu kişiler kesinlikle Aşina Sülalesinin günümüzde yaşayan  torunları.
 Kendilerinden gerekli izinler alınamadığı için çok detaylı bilgiler veremiyoruz şu an için. Ancak soyadlarından birkaçı şöyle; Fettahoğulları, Hacıhasanoğulları, Çepni, Çebi, Akgün, Aygün, Alatay, Altay.
 Görüşlerini aldığımız dernek yöneticisi şuan Kırgızistan'da bulunmakta ve bize yaptığı konuşma şöylenme sonlanmıştır;

Maalesef TÜRKİYE dışındaki Türkler esaret altında yaşamak durumunda kalmışlardır. 
 Eminiz ki, önümüzdeki yıllardan itibaren TEVRAT, KUR'AN ve HADİSLER'in işaret buyurduğu TÜRK KAVMİNİN SEÇİLMİŞ OLDUĞU ve DİĞER MİLLETLERİ HUZURA VE REFAHA GÖTÜRMEKLE VAZİFELİ OLDUĞU gerçeği, bir kere daha kendini gösterecektir.


Bütün KAFKASYA, TÜRKİSTAN (ORTAASYA), SİBİRYA, BALKANLAR, ANADOLU ve ORTADOĞU coğrafyasında yaşayan Türkler bir gün elbet buluşacak ve Aşina soyundan gelenlerin önderliğinde Türk Devletini yeniden hakettiği zirveye çıkaracaktır. Bu amaçla ilk yapılacak çalışma dini ve mezhebi ne olursa olsun tüm Türkleri tek çatı altında birleştirerek Turan'ı kurmaktır. İslamiyet dışında kalan Türkler ise elbet bir gün Allah katında tek hak din olan İslam'ın güzelliklerini görecekler ve onu kabul edeceklerdir. 
 Günümüz Ülkücü gençleri işte bu inanç konusunda sabırlı ve daha duyarlı olmak zorundadırlar. 


(Ve öğrendiğimize göre Gagauz Türkü olan 3 Hristiyan ortodoks Türk çok kısa bir sürede İslamı benimsemiştir. Bu başarıdan dolayı da ayrıca kutlarız Aşina Sülalesini ve Gökoğuz Derneğini)

11 Mart 2014 Salı

GÖKOĞUZ DERNEĞİ 2

...TİT veya TİBT ismiyle yakın ilişkileri bulunan derneğin günümüze ulaşan üyelerinim büyük çoğunluğunun yurtdışında olduğu(Kazakistan-Kırgızistan) biliniyor. Türkiye sınırları içerisinde kalan üyelerin şu an bir kısmı ya Ülkü Ocakları içerisinde hareket etmekte ya da münferit olaylarla varlıklarını devam ettirmektedirler. Yeniden farklı bir isimle ancak aynı tüzükle bir dernek kurulması da gündemde.
 Dernek üyeleri Gagauz Türkleri gibi ya da Altay Türkleri gibi Hıristiyan ya da Şamanist değilllerdir. Türkiye nüfusunun %99'unun olduğu gibi Müslümandırlar. Ancak Müslüman olmayı ya da Hıristiyan ya da farklı bir dinin mensubu olmayı ön planda tutmazlar. Önemli olan soyca birliktir. Yani Türk olmaktır. Diğer etnik grupların dernek içerisine girmesine izin verilmez. Hangi inanca sahip olursa olsun Türk soyundan gelenlere kapıları açıktır. İnsanlarımız hangi dine mensup olursa olsun nasıl inanırsa inansın, birleştirici unsur Türklüktür. Diyor dernek tüzüğünde. 
Tüzüğe ulaştığımzda buradan yayınlayacağız. Lakin dernek üyeleri görüşme taleplerimizi sürekli erteliyor. Burada yazılanlar da basından ve ismini vermek istemeyen dernek üyelerinden alınıp derlenmiştir. 

Devam edecek...

7 Şubat 2014 Cuma

GÖKOĞUZ DERNEĞİ

Kimdi bu Gökoğuz Derneği demeden önce Gökoğuz nedir ona bakmak lazım diye düşündüm.

Vikipedi'de şöyle tanımlanmış;

GagavuzlarGagauzlar ya da Gökoğuzlar, bugün Moldova Cumhuriyeti’nde, Gagağuzeli Özerk Devletinde, kuzeydoğu Bulgaristan'da veUkrayna'da ve Yunanistan'da yaşayan, Hıristiyanlık inanışında olan bir Türk halkıdır.[2] Özellikle Trakya'nın yerli halkı olan Müslüman Gacallar'ın da Gagavuzlar'dan geldiğine inanılmaktadır.[3]
Gagavuzların çoğunluğu Ortodoks mezhebine bağlıdır. Ancak Ortodoks olmayan bir kısım Gagavuz da vardır. Ortodoks olmayan Gagavuzlar,Katolik ve SubbotnikAvengelistlerden oluşmaktadır. Subbotnikler domuz eti yemez ve şarap içmezken, bir kısım Ortodoks Gagavuzun da domuz eti yemediği ve ayrıca bir kısmında erkek çocuklarda sünnet gibi etkinliklerin de olduğu bilinmektedir. Ortodokslar komünizm sonrası, diğer eskiSovyet halklarında olduğu gibi, inançlarını daha rahat uygulayabilir hale gelmişlerdir.
Gagavuz çocuklar
Gagavuz sözcüğü dilbilimsel açıdan Gök Oğuz'dan gelmiştir. (Gagavuz/Goakaouz/Gökouz/ İstanbul Türkçesi ile Gökoğuz). Boy kökenleri ile ilgili türlü görüşler bulunuyor ise de, en baskın görüş, Oğuz boyundan olduğudur. Gagavuzlar Ogurlar (Onogur) ve Oğuzlar (Onoguz) olmak üzere, ana iki dala ayrılmış olan Türk boylarından, Onogur Türk boyları yerleşim/yayılım bölgesi içerisinde olup da, (TatarlarKıpçaklarBulgarlar v.d.), Ogur olmayan, Oğuz boylarının alt kümesidir. (Bu duruma sıklıkla rastlanmaktadır. Örneğin, Anadoluya'da Oğuzlar ile birlikte Onogur boyları da gelmiştir). Gagavuzların Balkanlara ve (Aşağı) Ukrayna'ya göç tarihi konusunda ise tarihçiler özellikle 11. yüzyıla odaklaşmaktadırlar. 11. yüzyılda Asya'dan, Balkanlara göçtükleri, Peçeneklerle aynı soydan geldikleri ve Uz (Oğuz) Türklerinden oldukları bilinmektedir. Hıristiyan inanışlı olan Gagauzlar, dış görünüm-çehre ve diyalekt olarak daha ziyade Anadolu'daki Müslüman inanışlı Yörüklere çok benzemektedirler.
Gagavuz Türkçesi, bulundukları bölge nedeniyle, Slav ve Romen dillerinin etkisine maruz kalmakla birlikte, çok büyük ölçüde Türkiye Türkçesineyakındır ve ağız olarak da Balkan Türkçesi ağzına benzer. Yabancı kaynaklarda ise Gagavuzca'nın iki ağızı olduğu ifade edilir biri Gagavuzya'lılara ait gagavuzca diye adlandırılan ağız diğeri ise Türkiye'de Balkan-Rumeli ağızı olarak ifade edilen balkan gagavuzcasıdır bu ağız Makedonya ve Trakya bölgelerinde yaşayan başta Gagavuzlar ve Müslüman Gacallarca ve diğer Türk toplumlarınca kullanılır.[4] kullanılır.. Ancak balkan gagavuzcası ya da balkan türkçesi aynı ağzı belirtmektedirler. Esasen Gagavuzlar, Moldova Cumhuriyeti'nde, Gagouzeli adında özerk bir yönetime sahiptirler. Buradaki Gagavuzların sayısı 200.000 dolaylarındadır. Ve ayrıca, Gagavuzlar,Dobruca (Kuzeydoğu Bulgaristan), Besarabya (Ukrayna) ve dağınık olarak Bulgaristan'ın dağlık bölgelerinde yerleşiklerdir ve de sayıları bilinmemekle birlikte, Yunanistan'ın Makedonya ve Trakya kesimlerinde de Gagavuzlar yaşamaktadırlar. Türk-Yunan nüfus mübadelesinde Müslüman olmadıkarı için Mübadele bölgelerinde yaşayan Gagavuzlar mübadeleye dahil edilmemişlerdir. Mübadele sınırları dışında bulunan Gagavuzlar ise (Batı Trakya özellikle Edirne iline sınır köyler) gene Müslüman olmadıkları için Lozan kapsamında azınlık haklarına kavuşamamışlardır bu sebeple Yunanistan yasalarında ortodoks-rum olarak görülmektedirler. Osmanlı döneminde, Osmanlı İmparatorluğu sınırı içerisinde yer alan Gagavuzların, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birlikte de, Türkiye ile sıkı ilişkilerinin devam ettiği görülmüştür. Yeni kurulan Türkiye devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Gagavuzların sorunlarını çözmek üzere, Cumhuriyetin ilk yıllarında, Türkiye'den görevliler gönderdiği de bilinmektedir. Bu yakın ilişkiler, günümüzde de, hem Gagauzeli Özerk Yönetimi ile ve hem de Gagavuzeli'nin içinde yer aldığı Moldova Cumhuriyeti ile devam etmektedir.

   Gökoğuz Derneği ise Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde bir öğrenci klubü olarak kurulmuş. Ardından hızla  büyüyerek uluslararası alanda faaliyet göstermeye başlamışlar. 2007 yılında derneğin Türkiye faaliyetleri bilinmeyen(!) nedenler ile askıya alınmış ve şu anda Kazakistan ve Kırgızistan da faal durumdalar. Türkiye de bulunan üyeleri ise deyim yerindeyse yer altına çekilmişler. 
 Dernek olarak ilk yapmak istedikleri bir soykırım anıtı olmuş. Başta Çanakkale de olmak üzere Türkiyenin belli şehirlerinde Türklere yapılan katliamlar dolayısıyla soykırım anıtları ve müzeleri açmak istemişler. Tahmin edersiniz ki Türkiye de bunu yapmak istemek biraz risk getirir ve bu istekten sonra bir çok dernek üyesi terörist olmakla suçlanıp yargılanmışlar.
  Şu an son edinilen bilgiye göre ise Gökoğuz Derneği TİB(Türk İntikam Birliği) ile çalışmaktadır. Tabi böyle bir birliğin varlığı henüz kanıtlanamadı. 
Devamı gelecek...

19 Ocak 2014 Pazar

Uğur MUMCU - MOSSAD ve Barzani

MOSSAD ve Barzani 

Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. 
Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. 
MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür. 
Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? 

Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. 
Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. 
CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. 
MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor. 
Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington’daki Brooking Enstitüsü‘nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış. 
Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. 
Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor. 

* * * 

Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. 

1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor. 

Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. 

MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. 

Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç: 
Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) 
Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328) 

* * * 

70’li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu? 
Kitaba göre sürüyor. 
“Körfez Savaşı” sırasında Irak’ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv’e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521) 
Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. 
MOSSAD, Barzani’ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. 
Kitapta, Mesud Barzani’nin İsrail’e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. 
Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek... 
Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek... 
İlgi belli... 
İlişki de belli... 
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? 
Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi? 

Uğur MUMCU, ( Cumhuriyet, 7 Ocak 1993)